27 Ocak 2015 Salı

Bunu Biliyor Muydunuz?


 Aylar, yıllar sonra bir istek doğdu içimde. Tereddüt etmedim. Zaman geçti, kim kaldı, ne değişti sormadım. Geri dönebilmeyi sevdiğimden… geri dönüşleri her şey değişir prensibinden “geriye dönüş” saymadığımdan..

Hayatımın en minnettarlık duyduğum dönemindeyim. Kötü hiç bir şeyin olmasına gerek duymadan hayatımdaki her şeye tek tek sarılıyorum. Tüm karmaşık sokakların çıkışlarını bildiğimi hissederek buralara ışıklı işaretler koyuyorum tanıdığım/hiç tanımayacağım insanlara..


Yine de saklı kalıyor bazı şeyler.. Onlar için gözlerimi yavaşça kapatıp gülümsüyorum..

28 Şubat 2012 Salı

İyi misiniz?

Her gün bir sürü faaliyette bulunuyoruz, yüzlerce düşünce geçiyor aklımızdan, birçok duyguya kapılıyoruz. Yolda yürürken aniden önümüze çıkan bir arabaya öfkelenebiliyor, telefonla konuşurken onu ne kadar özlediğimizi hissedebiliyoruz. Düşüncelerimizin, yaptıklarımızın ve hissettiklerimizin sonucunda yaşananların yüzde yüz sorumlusuyuz ve bunlar aslında ne kadar iyi biri olmayı seçtiğimiz ile paralel gidiyor.
İyilik, tanımı oldukça zor olan bir kavram kuşkusuz. Evrensel ‘iyi’den bahsetmek olanaksız. Ancak iyiliğin tanımı kişiden kişiye değişse de sonunda kişiye hissettirdikleri aynı olmalı. Birini gerçekten sevmek ama karşılıksız, olduğu gibi ve çok; mutlu ederken mutlu olmak, bana güvensin, ‘elimi’ tutsun diye için ‘elimden’ geleni yapmak.. Ben iyiliğe en yakınımdaki insanlarla da hiç tanımadığım ve belki de hiç tanımayacağım insanlarla da empati kurmaya çalışarak ve dürüst olarak ulaşmayı seçtim. Bunun sonucunda huzurla uyumayı öğrendim.
Sahi siz en son ne zaman başınızı yastığa içiniz rahat bir şekilde koydunuz?

29 Ocak 2012 Pazar

Ankara(r)sızlık


Yaşadığım bir gün için bile kendimi şanslı hissetmediğim Ankara’da 8. yılım... Sundukları sınırlı, düz ve gri olan bu şehir kolayca mutsuzluğun kaynağı olabilecek durumda. İstediğiniz zaman suçu ona atıp içiniz rahat bir şekilde kolayca kaçabilirsiniz buradan.. 8 yıla rağmen herhangi bir aidiyet hissetmediğim bu yerde her şeye rağmen yerleşik düzene geçmiş bir şekilde yaşamaya devam ediyorum.
Ankara çok soğuk... Ekim ayından itibaren hissedilmeye başlanan soğuklar insanı kendine getiriyor. Tüm gerçekler buz gibi çarpıyor burada yüzünüze, isteseniz de istemeseniz de... Havası insanı gerçekçi olması için zorluyor, kış güneşi bile bir an gevşemenize izin vermiyor.
Güneşli başlayan bir gün, yağmurla devam edebilir ve karla sona erebilir burada. Her şeye hazırlıklı olmanızı isteyen Ankara, ona ne kadar güvenmiyorsanız, kendinize o kadar güvenmenizi sağlıyor…  
Seni seviyorum Ankara ama burada kalmak için yeterli bir sebep mi emin değilim. Belki sen en güzel zamanlarını sunmaya hazırlanırken bize, ben sana veda edecek olurum, belki de parça parça olan bavullarımı toplayıp buraya getiririm kim bilir…

25 Aralık 2011 Pazar

Ya Mayalar Haklıysa?



 Mayaların çeşitli evrelerden oluşan takvimine göre 22.12.2012’nin son gün olduğu rivayet edilmekte, o gün kimilerine göre kıyamet, kimilerine göre yeniden uyanış kimilerine göre ise sıradan bir gün olarak görülmektedir.

Mayaların tarihteki önemi bir yana, büyük değişimlerin, önceden belirlenen tarihte gerçekleşebileceği inancı bana biraz uzak görünüyor. Ancak yine de 22.12.2012 tarihinin bir son olduğunu düşündüm bugün.

Kimilerine göre yaşamın 1 yıl sonra bitecek olması demek, belki her şeyi dolu dolu yaşamaya çalışıp olabildiğince her şeyi 365 güne sığdırmaya çalışmak demek, sığmayacağını bile bile... Kimilerine göre ise bir son olduğunu, o sonun ne zaman geleceğini bilmek hiç bir şeye bağlanmadan, alışmadan yaşamaya çalışmak, belki de yeni şeyler denemeden, diğer yılların aynısı olarak geçirmek demek…

Yaşamak için yalnızca 1 yılın kaldığını düşünmek beni huzursuz ediyor. Kurulan hayaller, gidilmek istenen yerler, sevdiğim insanlar, devam eden ve daha devam etmesi gereken bir sürü şey... Her şeyin yarım kalması hissi çok tatsız…

Nefes alıp vermekten ibaret olmayan bir yaşam için 1 yıl çok azken, o kadar bile kalmamış olabilir. Hepimizin kıyameti farklı zamanlarda da olsa bir son olduğunu bilmek ve o sona doğru yol almak ama buna rağmen yaşamak için yaşamak hayatın en büyük çelişkisi belki de… 

21 Aralık 2011 Çarşamba

Mutlu Yıllar..


Sevgili Santa Claus, Saint Nicholas or just Santa,

Öncelikle 2011 yılı için sana teşekkür ederim. Geçen sene bu zamanlar hazırladığım liste eline ulaşmış olmalı ki, bu sene için dilediğim hemen hemen her şey gerçekleşti.

Ancak benim 2012 yılı için de isteklerim var.  Bunları da ciddiye alıp gerçekleştirsen çok sevinirim.

Öncelikle her anını mutlu geçireceğim bir yıl isterdim ama bunun gerçekçi olmayacağını biliyorum. O yüzden mutluluklarımın, sıkıntılardan daha çok olduğu, olacak sıkıntıların da gelip geçici şeylerden ibaret olmasını diliyorum.

Senden günlerin, ayların uzamasını istemek haksızlık olacaktır. Ben onun yerine daha az dinlenmeye ihtiyacım olmasını, yapmak istediklerimi yapabilmem için gerekli olan enerjiyi diliyorum.

İnsan bazen her şeyden soğuyor, hiçbir şey yapmak istemiyor, bilirsin – belki de bilmezsin emin değilim- işte o zamanlar için bir işaret bekliyorum senden. Yeniden her şeyi eskiye çevirecek bir işaret, mesaj, motivasyon her neyse onu verirsen, ben eskisi gibi olmayı becerebilirim.

Yapmak istediklerimden bazıları tamamen paraya bağlı olabiliyor, onlar için de yeterli param olması beni mutlu edecektir.

Bunların aynılarından sevdiğim tüm insanlar için istiyorum, tam sayı veremeyeceğim ama senin altından kalkamayacağın kadar da çok olduğunu sanmıyorum.

Toplumsal şeylerle pek ilgilenmediğini bildiğim için senden böyle bir istekte bulunmuyorum, aslında kimseden bulunmuyorum, bunun birilerinden beklenecek bir şey olmadığını düşündüğüm için.

Şimdiden teşekkür ediyorum Santa (ismin konusunda kafam karışık olduğu ve en sempatiği Santa olduğu için Santa diyorum), beni ihmal etmemen dileğiyle,

Mutlu yıllar…

18 Aralık 2011 Pazar

Kısa bir merhaba